Pilav, Türk ve Orta Asya kültürlerinde sofraların yanı sıra edebiyat ve sanat alanında da sembolik anlamlar kazanmış bir yemektir. Pilav, bereketin ve paylaşımın simgesi olarak şiirlere, hikâyelere ve hatta atasözlerine konu olmuştur.
Özbek kültüründe pilavın yeri ayrıcalıklıdır ve bu durum dilde de yansımasını bulur. Özbekler arasında pilav, dostluk ve bereket anlamlarını taşır; “Pilav yiyenlerin dostluğu sağlam olur” şeklinde atasözleriyle pilavın toplumsal önemine vurgu yapılır.
Türk edebiyatında da pilav, sofraların bereketini ve ailelerin birliğini simgeler. Özellikle klasik Osmanlı edebiyatında ziyafet sofralarını anlatan şiirlerde, pilav önemli bir sembol olarak kullanılmıştır. Ayrıca Anadolu halk hikayelerinde pilav, özel günlerin, düğünlerin ve şenliklerin olmazsa olmazı olarak sıkça yer alır.
Sanat eserlerinde de pilav, aile bağlarını ve toplumsal dayanışmayı temsil eder. Resim sanatında birçok sanatçı, sofraların merkezine yerleştirdikleri pilav tabağıyla aile bireylerinin ve toplumun bir araya gelişini simgeler. Pilav, yalnızca fiziksel bir yiyecek olarak değil, kültürel belleği taşıyan güçlü bir sembol olarak da öne çıkar.